Hersey Forum



Join the forum, it's quick and easy

Hersey Forum

Hersey Forum

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    SEVGİLERDE

    By Sid (Admin)
    By Sid (Admin)


    <b>Cinsiyet</b> Cinsiyet : Erkek
    Rep Gücü Rep Gücü : 6733
    Doğum tarihi Doğum tarihi : 16/02/95
    Kayıt tarihi Kayıt tarihi : 12/12/09
    Yaş Yaş : 29
    Nerden Nerden : Ankara

    SEVGİLERDE Empty SEVGİLERDE

    Mesaj tarafından By Sid (Admin) Perş. Nis. 01, 2010 7:15 pm

    SEVGİLERDE


    Sevgileri yarınlara bıraktınız
    Çekingen, tutuk, saygılı.
    Bütün yakınlarınız
    Sizi yanlış tanıdı.

    Bitmeyen işler yüzünden
    (Siz böyle olsun istemezdiniz)
    Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
    Kalbinizi dolduran duygular
    Kalbinizde kaldı.

    Siz geniş zamanlar umuyordunuz
    Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek
    Yılların telaşlarda bu kadar çabuk
    Geçeceği aklınıza gelmezdi.

    Gizli bahçenizde
    Açan çiçekler vardı,
    Gecelerde ve yalnız.
    Vermeye az buldunuz
    Yahut vaktiniz olmadı.


    Behçet NECATİGİL


    BEHÇET NECATİL’İN “SEVGİLERDE” ADLI ŞİİRİNİN TAHLİLİ

    Necatigil şiirlerinde anlaşılır olmaktan yanadır. Şiir insanların benliğine işlemeli ve onlara kendi benliklerini buldurmalıdır. Şiir iç dünyanın yansıtılmasıdır Ancak iç dünya anlatılırken gerçek yaşamla da bağlantı kurulmalıdır. Yani şiir toplumu, onların duygularını, onların hayal ve düşüncelerini anlatmalıdır. Anlatmalıdır derken yani her okuyan şiirde kendine bir şeyler bulmalıdır. Çünkü bir şair o zaman iyi bir şiir yazmış olur. Aydın vasfını o zaman daha bir hakkıyla taşır. Daha çok bu düşüncelerle şiirlerini işleyen Necatigil, bu şiirinde de herkes içn geçerli olabilecek duyguları dile getirmiş, bir gerçekten bahsetmiştir. Sevgi, sevginin neler ifade ettiği ya da sevginin nasıl ifade edildiği sade, basit ama anlatılmak isteneni veren kelimeler seçilerek yazılmış bu şiirin genel olarak anlamına neler ifade ettiğine şöyle bir bakalım:

    Sevgileri yarınlara bıraktınız
    Çekingen, tutuk, saygılı.
    Bütün yakınlarınız
    Sizi yanlış tanıdı.

    “Sevgileri yarınlara bıraktınız.” Bu cümle bize ertelemeyi hatırlatıyor. Var olanı dile getirememeyi ya da hep daha sonra diyerek sevgiyi anlatamamayı... Ve buna neden olan etmenleri; çekingenliği, saygıyı kaybetme korkusu ya da saygısızlık etme düşüncesini. Aslında hissedilenlerle dışarıya yansıtılanlar birbirine uymuyordu. Farklı düşünceler vardı bir tarafta bir tarafta da davranışa yansıtılanlar.
    Kullanılan kelimeler çok sade, sıradan, anlatılan durum sanki biriyle konuşuyormuş gibi içten ve samimi. “Çekingen”, “tutuk” ve “saygılı” kelimeleri birbiriyle bağlantılı ve özenle seçilmiş. Saygı ve çekingenlik sevginin bir adım önünde.


    Bitmeyen işler yüzünden
    (Siz böyle olsun istemezdiniz)
    Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
    Kalbinizi dolduran duygular
    Kalbinizde kaldı.

    Bu dörtlükte de yine sevgiyi daha doğrusu duyguları anlatamamanın sebepleri sıralanmıştır. “ bitmeyen işler yüzünden” cümlesi yine bir bahane olarak verilmiştir. Aslında duygular anlatılabilirdi ama işler vardı, vakit azdı. Aslında her şeyi anlatmak mümkünken ya da anlatılmak istenen çok kolay bir şekilde anlatılabilecekken duyguları anlatamamak. Hissedilenleri söyleyememek ve onların yükünü yine kalbe yüklemek.
    Taşıp dökülürken duygular kalpten akıp gidenler boşa dökülürken boş bir kalbe doldurmaya cesaret edememek burada anlatılan.


    Siz geniş zamanlar umuyordunuz
    Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek
    Yılların telaşlarda bu kadar çabuk
    Geçeceği aklınıza gelmezdi.

    Her şekilde söylenemeyen bir sevgi var ortada. Daha doğrusu söylenmeye cesaret edilememiş bir sevgi. Şair burada yine konuşuyormuş gibi ifade ediyor içinde bulunulan durumu. Sevgiyi dar vakitlerde söylemeyeyim derken yılların gelip geçtiğini anlatıyor. Hep geniş zamanlar umarken, hayat avuçlardan kayıp gidiyor. Yıllar hayat telaşıyla geçerken farkında olmadan hissedilenler söylenmemiş cümleler yıllara yenik düşüyor.
    Zamanın kısalığı ya da az gelen vakitler engellerken duyguların ortaya çıkmasını elde avuçta geride bırakılmış, telaşla geçirilmiş onca yıl kalıyor.

    Gizli bahçenizde
    Açan çiçekler vardı,
    Gecelerde ve yalnız.
    Vermeye az buldunuz
    Yahut vaktiniz olmadı.

    “gizli bahçenizde” insanın gizli bahçesi kalbidir. Kimsenin bilmediği çiçeklerin açtığı yerdir, gizlidir. Ve insan yalnız kalınca özellikle geceleri sevdiğini, sevgilisini düşünür. Gece karanlıktır ve düşündürücüdür. İnsan geceleyin yalnız kalınca, gizli bahçesi olan kalbinde açan çiçeği yani sevgiliyi düşünür. Sevgilisini, ona hissettiklerini, duygularının ne derece yoğun olduğunu tartma fırsatı bulur böylece. Düşündükleri hissettiklerinin derecesini belirler bir yerde. Ya delice sevdadır ya da unutulabilecek bir his. İşte bu gizli bahçede açan çiçekler ya azdı ya da vermek için vakit olmadı. Yani kalpte sevgiliye duyulan sevgi ya söylenecek, dillendirecek kadar çok değildi ya da olan sevgiyi söylemek için vakit olmadı. Şairin demek istediği var olan sevginin söylenememesi, söylemekten çok söylememek için çeşitli bahanelerin üretilmesi.

    Şair söylemek istediklerini açık anlaşılır bir şekilde söylemeye çalışırken seçilen kelimeler ve kurulan cümleler anlam yoğunluğu bakımında oldukça zengindir. Özellikle son dörtlükte görülen benzetme çok yoğun ancak anlaşılır bir ifade özelliği taşır. “gizli bahçe”, “açan çiçekler” imgesel unsur olarak kullanılmışlar, anlatılmak isteneni gizli bir şekilde vermişlerdir.

    KULLANILAN DİL VE ÜSLUP

    Kullanılan dil sanatlı ve çok gösterişli bir dil değildir. Anlaşılabilirlik ön plandadır. Ancak anlam yoğunluğu taşıyan cümlelerin kelimeleri özenle seçilmiştir. “Çekingen”, “tutuk” ve “saygılı” kelimeleri aynı cümlede kullanılmış ve birbirleriyle olan yakın anlamlarından yararlanılarak anlatılmak istenen durumun anlamı kuvvetlendirilmiştir.
    “dar” ve “geniş” gibi zıt anlamlı kelimeler seçilerek içinde bulunulan durumun zıtlığı anlatılmıştır. Yine aynı şekilde “kalp”, “duygu”, “sevgi” gibi sözcükler sıkça kullanılmış, böylece verilmek istenen bir bütün olarak ele alınmıştır.
    Ayrıca seçilen basit ama uyumlu bazı kelimeler ahengi sağlamış ve şiiri daha akıcı ve etkili bir hale getirmiştir. Sıkça kullanılan “zaman” ve “vakit” kelimeleri aynı anlamı taşıyor olmalarına rağmen uygun yerlerde uydun olanının kullanılması şiire daha bir akıcılık katmıştır.

    ŞİİRDE YAPI

    Şiir 4 kıtadan meydana gelmiştir. Ancak bazı kıtalar 4, bazıları ise 5 dizeden oluşmuştur. 2. kıtanın ikinci dizesi parantez içine alınarak bir yorum, açıklayıcı, okurun düşündüğünü aktarırmış gibi bir durum oluşturulmuştur.
    Serbest bir şiirdir. Kullanılan uyumlu kelimeler ve 2.çoğul şahıs ekleriyle bir ahenk sağlanmıştır.

    ŞAİRİN SANAT ANLAYIŞI

    Ayrıntıya düşkünlüğünün, hayatının sınırlarını bilerek darlaştırmasından, trajedisini günlük hayatın içinde yaşama tercihinden kaynaklandığı söylenebilir. Sürekli olarak kâğıtlarla, kalemlerle, sigara paketleriyle, kibritlerle, peçetelerle, ilaç kutularıyla bir arada yaşayan şair eşyaların, nesnelerin de bir dili olduğuna inanır.
    Necatigil'in nesnelerle, ayrıntılarla iç içeliğini ortaya koyar. Sırasıyla şöyle diyor Cemal Süreya: "Bir şey çıkmamış biletlerin kenarına yazardı, İlaç kutularının üstüne yazardı, Kâğıt peçetelere yazardı, Plastikten oyuncakların üstüne yazardı..."[2] Burada elbette nesneleri şiirleştirmenin yanı sıra şiirlerle nesne arasında kurulabilecek doğrudan bir ilişkiyi de, birbirini var kılma bağlamında, görmek gerekiyor.
    Şiirde aydınlıkçı bir bakıştan yanadır. Anlaşılır olmaksa baş kaygısıdır. Söz ve anlamın imgesel yoğunluğunu sürekli önde tutar.
    Necatigil; geleneksel Türk şiirinin biçim ve ses özellikleriyle birlikte; tematik yapısını da yenileştiren bir bakışı getirir. O; "öz ile biçimi birbirinden ayrılmaz kavramlar olarak" görür. "Durulmuş sözler, kesin biçimlerini beraberlerinde getirirler", derken de; şiirselöz'ün sürekliliğini imler.
    Sözlerin şiirdeki anlamı önemlidir onun için: "Şiiri şiir yapan öğelerin başında kelimeyi kollayış geliyor, cümleyi değil. Kelime seçiminde dikkatliysek, özel ilkelerimiz varsa cümle zaten bize bağlı demektir. Yani ister Birinci, isterse Beşinci Yeni üslubuyla yazınız, fark etmez. Şiir bir iç dünya işi. İnsanın bir yerde artık kendi duvarları içine hapsolması beklenir."
    O kendini toplumun şairi olarak görmekten yanadır çünkü bir şair bir yazar toplumdan ve toplumun sorunlarından ayrı olamaz. Bunlardan tamamen sıyrılarak eser oluşturamaz. Aydın olarak nitelendirilen şairlerin veya yazarların bunu bir vazife olarak görmelerinden yanadır.

    BEHÇET NECATİGİL
    1916'da İstanbul’da doğdu. 13 Aralık 1979'da İstanbul'da yaşamını yitirdi. Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi. İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu. Kars, Zonguldak liseleriyle İstanbul Kabataş Lisesi'nde öğretmenlik yaptı. İstanbul Eğitim Enstitüsü’nde edebiyat dersleri verdi. "Gece ve Yas" isimli ilk şiiri lise öğrenciliği yıllarında 1835'te Varlık Dergisi'nde yayınlandı. Ardından Yenilik, Yeditepe, Türk Dili, Yeni Dergi, Yeni Edebiyat, Cumhuriyet gibi dergi ve gazetelerde çıkan şiirleriyle tanındı. Sekizi Knut Hamsun olmak üzere otuza yakın kitap çevirdi. Radyo oyunları yazdı, edebiyat tarihiyle ilgili çalışmalar yaptı. İlk şiir kitapları "Kapalıçarşı" (1945), "Çevre"nin (1951) ardından yayınlanan "Evler"de (1953) divan ve halk şiirlerini sıcak bir lirizmle bir araya getirdiği şiirleri yer alır. Bundan sonraki kitaplarında uzun dizelerle yeni bir biçem arayışına yöneldi. "Yaz Dönemeci" kitabında günlük dilden ustaca yararlandığı görüldü. Sonraki şiirlerinde iç dünyasından yansımalar, anımsamalar ve tedirginliklerle lirizmin özgün örneklerini verdi. Son şiirlerinde geleneksel Türk şiirinin söyleyiş uygulamalarını denedi. Ölümünden sonra ailesi tarafından konulan Necatigil Şiir Ödülü 1980’den beri veriliyor.
    ESERLERİ

    ŞİİR:
    Kapalı Çarşı (1945)
    Çevre (1951)
    Evler (1953)
    Eski Toprak (1956)
    Arada (1958)
    Dar Çağ (1960)
    Yaz Dönemi (1963)
    Divance (1965)
    İki Başına Yürümek (1968)
    En/Cam (1970)
    Zebra (1973)
    Kareler Aklar (1975)
    Sevgilerde (Seçme Şiirler, 1976)
    Beyler (1978)
    Söyleriz (1980)

    DÜZYAZI:
    Bile/Yazdı (1979)
    Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (1960)
    Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü (1971)

    RADYO OYUNLARI:
    Yıldızlara Bakmak (iki oyun, 1965)
    Gece Aşevi (beş oyun, 1967)
    Üç Turunçlar (altı oyun, 1970)
    Pencere (dört oyun, 1975)

    ÖDÜLLERİ:
    1957 Yeditepe Şiir Armağanı Eski Toprak ile
    1964 Türk Dil Kurumu 1964 Şiir Ödülü Yaz Dönemi ile

    Bütün Eserleri (1981-1984) ölümünden sonra Hilmi Yavuz ve Ali Tanyeri tarafından 7 cilt olarak hazınlanıp yayınlandı.

    Çeviri şiirleri de "Yalnızlık Bir Yağmura Benzer" ismiyle 1984'te yayınlandı.

      Forum Saati Salı Eyl. 17, 2024 4:32 am